8 Aralık 2021 Çarşamba

JOE BİDEN; YENİ ATİNA BÜYÜKELÇİSİ’Nİ HELENİZM’İN DESTEKÇİLERİNDEN SEÇTİ!

8 Ekim 2021’de Yunan ANA-MPA haber Ajansı’nda çıkan bir haberin başlığı; “Atina Büyükelçisi pozisyonu için Biden'ın favorisi kim?” şeklindeydi.

(Aynı zaman diliminde bu haber Beyaz Saray Bülteninde de yer almıştır)

Beyaz Saray tarafından 8 Ekim 2021 Cuma öğleden sonra yayınlanan bir açıklamaya göre, Ailesi Yunanistan’dan göç etmiş, Yunan kökenli bir Amerikalı işadamı olan George James Tsounis; ABD Başkanı Joe Biden tarafından “ABD'nin Atina Büyükelçiliği” görevine aday gösterildi.

ABD’de bilindiği gibi bu tür görevlendirmelerden evvel ABD Senatosu’nda, senatörlerden oluşan bir heyet tarafından onaylanması gerekiyor.

Tsounis'in adaylığı, Türkiye aleyhtarlığı ile bilinen ABD Senatörü Robert (Bob) Menendez başkanlığındaki ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi tarafından yapılan bir duruşmanın ardından onaylandı.

George Tsounis'in 2022’nin başında Atina'ya gitmesi ve ABD diplomatik misyonunun dizginlerini devralabileceği öngörülüyor.

George Tsounis, Chartwell Hotels grubunun kurucusu ve yönetici direktörü olduğu için turizm endüstrisinde geniş deneyime sahip bir kişidir. Bu şirket tüm kuzeydoğu eyaletlerinde güçlü bir varlığa sahiptir ve Hilton, Marriott ve Intercontinental gibi bu alandaki önemli isimlerle de işbirliği yapmaktadır.

George Tsounis; New York Üniversitesi'nde ve ardından St. John's Üniversitesi'nden hukuk diploması aldı. Eğitiminin hemen ardından Long Island'daki en büyük hukuk firmasında çalıştı. Eşinin adı Olga olan Tsounis’in üç çocuğu var.  

George Tsounis’in ABD iş ve siyaset dünyası ile güçlü bağlantıları bulunuyor. 2013 yılında, Barack Obama'nın yönetimi altında, ABD'nin Norveç büyükelçisi olarak atanması düşünüldü. Ancak bu düşünce başarısız oldu. Takip eden yıllarda Tsounis, özel ve kamu sektöründe çeşitli roller üstlenme fırsatı buldu ve adaylığını güçlendirmesi için yeni deneyimler kazandı. Özellikle Chartwell Hotels'in yönetimindeki deneyimi ve ayrıca borsaya kayıtlı iki şirket olan Arbor Realty Trust ve New York's Signature Bank'ın yönetimini devralması, New York'taki yatırım topluluğunun en üst seviyelerinde önemli bağlantılar geliştirmesini sağladı.

Bununla birlikte, 53 yaşındaki George Tsounis'in ABD başkentinde sürdürdüğü siyasi bağlantılar da aynı derecede önemli. Çünkü George Tsounis'in bir kariyer diplomatı olmadığı düşünülürse, sonuçta bu siyasi bir atamadır…  

Bu açıdan bakıldığında, 2012 seçim kampanyasında Obama-Biden adına Yunan-Amerikalıların Başkanı olarak görev yaptığı gibi Başkan Biden ile sürdürdüğü uzun vadeli ilişkiyi belirtmekte fayda var.

Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'i yakından tanıyor ve yakın bir dostluk geliştirdiği Senatör Robert Menendez'in tam desteğine sahip. Zaten ABD’de bu tür atamalarda bir yöntem olan senatoda kendini izah ve kabul etme prosedürü Senatör Menendez'in desteği ile sıradan ve basit bir formaliteyle oldu ve aynı gün karara bağlandı.

Tsounis, Demokrat Parti'nin ana sponsorlarından biri olmasına rağmen, iki büyük partiden milletvekilleri ve senatörlerle Capitol'deki iletişim kanallarını açık tutuyor. Yani Tsounis son derece taktiksel hamleler yapmakta olan bir kişi!

Gelelim Tsounis’in Helenizm ile olan aşkına. (Bu cümlede normalde “bağına” kullanılması gerekir. Biz ise “aşkına” dedik!)

Zaten Yunan asıllı olan Tsounis tam bir Helenofil ve hayatını Helenizm’e adamış biri!

Helenizm adına yaptığı faaliyetler arasında; Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposluğunun Başpiskoposluk Konseyi’nde, Faith and Leadership 100 topluluğunda ve Hellenic American Leadership Council (HALC) üyesi olarak, Kilise ve Yunan-Amerikan toplumu ile bu yakın ilişkisini kariyeri boyunca sürdürdü. Yunan Bağımsızlığının İki Yüzüncü Yıl Kutlamalarının eş başkanıdır

Aslında, eski ABD Başpiskoposu Dimitrios da Tsounis'e Amerika'daki Yunan Ortodoks Kilisesi tarafından verilen en yüksek nişan olan Saint Paul Madalyasını takdim etmişti.

Buna ek olarak, Tsounis, eski Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofiyas tarafından kendisine verilen Kıbrıs Amerikan Örgütleri Federasyonu'nun Kıbrıs için Adalet Ödülü'nü ve Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) ile Yunan- Amerikan Konseyi Liderliği yapmıştır.

George James Tsounis’in yukarıda görüldüğü üzere çeşitli Helenik STK’larda ve ABD’deki en etkin Türkiye karşıtı topluluk olan Archonların birçok organında yöneticilik yaptığı görülüyor.

Geçtiğimiz ay Bartholomeos’un ABD ziyaretinde de ön saflarda yer almış, Türkiye karşıtı Helenizm faaliyetleri göze çarpmıştır.

Helenlerin vizöründen bakıldığında ABD Büyükelçiliği için çok ideal ve parlak kariyerli bir aday olduğu da görünüyor. Zaten kariyer diplomatı olmadan bu göreve getirilmesi kendi açılarından boşa değil.

Ailesi Yunanistan’dan göç etmiş bir birey olan George Tsunis'in maddi durumu da gayet yüksek seviyede. Diplomat vasfı olmadığı için böyle bir devlet görevini kabul etmesine (maddi açıdan) hiç gerek yok!

 

YA HELENİK AÇIDAN?

George Tsunis'in bu görevi Helenizm için bir adanmışlık, maddi anlamda tatmin edici ve de ABD’de üst akıl konumunda olan çok güçlü Yunan diasporası temsilcilerinin telkini hatta görevlendirmesi olarak da algılamak mümkün!

Yunan kökenli ve ABD’deki Helenik yapılanmanın önemli bir bireyinin ABD Yunanistan büyükelçisi olması ve de bu kişinin böyle bir görev yapmaya maddi açıdan hiç de ihtiyacı olmayan biri olması düşündürücüdür.

Bu haberin Yunan haber Ajansı ANA-MPA 8 Ekim’de yer alması ile aynı anda Beyaz Saray bülteninde yer aldı. Bir gün sonra atama gerçekleşti.

ABD Senatosunda, Başkan tavsiyesi ile resmi bir göreve (bakanlık, büyükelçilik v.s.)  getirilecek kişilerin, komisyon önünde hayli terletildikleri ve de zorlandıklarına haberlerde tanık oluyoruz. Robert Menendez bu işi “Tereyağından kıl çeker gibi” aynı gün halletti. Zaten daha resmi Senato ataması kabulü yapılmadan Beyaz Saray Bülteninde yer alması da hayli ilginç. Bizim anladığımız tüm kulis faaliyetleri yapılmış ve formalite olarak George Tsunis Senato Komisyonu’nda sanki bir sohbet toplantısı yapmış ve onaylanmış.

8 Ekim’de bu atama gerçekleştiğinden 1 gün sonra 9 Ekim’de Türkiye’den ilk kez ABD’ye tayin olmuş biri olan Amerika Başpiskoposu Elpidophoros, ABD Başkanı'nı ABD'nin Yunanistan Büyükelçiliğine George Tsunis'i aday gösterdiği için tebrik etti.

Atamayı çok isabetli bir karar olarak niteledi ve Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:

George Tsunis Helen Amerikan toplumunun seçkin bir üyesi, Kilisemizin sevilen bir üyesidir"

Başkan Joe Biden'ı ABD'nin Yunanistan Büyükelçisi olarak George Tsunis'i aday gösterdiği için tebrik ediyorum. George Tsunis, Helenik Amerikan topluluğunun seçkin bir üyesi, kilisemizin sevilen bir üyesi ve Başpiskoposluğumuzun Yunan Bağımsızlığının İki Yüzüncü Yıl Kutlamalarının eş başkanıdır” dedi.

 


GEORGE TSUNİS’İN ATİNA BÜYÜKELÇİLİĞİ TÜRKİYE AÇISINDAN NE İFADE EDER?

Çok şey ifade eder!

Yazımızın içinde çok yerde vurguladığımız gibi Tsunis bir kariyer diplomatı değil. Zengin ve yüksek kariyerli bir işadamı!

Hayatı boyunca Helenizm için kendini adamış, eski eski ABD Başpiskoposu’ndan ABD Yunan Ortodoks Kilisesi’nin en yüksek nişanına mazhar olmuş.

Geçtiğimiz haftalarda Yunanistan’daki ABD askeri varlığı ve üslenmesi ile ilgili olarak Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın şu minvalde bir söylemi oldu. “Yunanistan’da ABD üssü kurulmadı. Yunanistan tümüyle ABD üssü oldu

Tekrar gibi olacak ama kariyer diplomatı olmayan, maaş almaya ihtiyacı olmayan zengin ve tanınmış bir işadamı, hayatı boyunca “Megali İdea” Helenizm ideali için kendine göre savaşmış, kafası Türkiye karşıtlığı ile dolu bir Atina Büyükelçisi sene başında göreve başlayacak!

Yunanistan neredeyse tümüyle ABD üssü oldu derken şimdi de Yunanistan’ın başına eki emperyalist devletlerin eski sömürgelerine tayin ettiği gibi ABD, Yunanistan’ın başına bir “Genel Vali” ya da “Sömürge Valisi” mi atadı?

Göreceğiz…


---------------------------

https://21yyte.org/tr/

 

http://soyledik.com/tr


16 Ağustos 2021 Pazartesi

BU SENE SÜMELA’DA HELENİZM’E GEÇİT VERİLMEDİ

Geçtiğimiz 1 Temmuz’da 5 sene süren restorasyon çalışmalarının ardından, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla Sümela Manastırı yeniden ziyarete açıldı. Maçka ilçesindeki Karadağ'ın Altındere Vadisi'nde bulunan manastır vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan ormanlık alandaki kayalar oyularak inşa edilmiştir. Manastır, kaya düşme riskine karşı Eylül 2015'te ziyarete kapatılarak restorasyona alınmıştı.

2010’da Cumhuriyet Tarihi’nde ilk olarak 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yapmak üzere Rum Patrikhanesi’ne izin verildi ve bu 2015’e kadar rutin bir hal aldı. 2015’te yukarıda belirttiğimiz kaya düşme riskine karşı manastır ziyaretçi trafiğine de kapatılmıştı ve restorasyon çalışmaları 2016’da başlamıştı.

Helenler için bu manastır büyük önem taşıyor. Bu önemin en az Ayasofya’ya gösterdikleri kadar olduğuna vurgu yapmak gerekir. Helenler, Türkiye topraklarında bulunan bu kültür ve tabiat varlığını “kendi malları” gibi görüyorlar ve bu manastır üzerinden “Sözde Pontus Soykırımı” söylemi ile Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Sümela’da ayin yapmayı kendileri için bir “hak” olarak sayan zihniyet; manastırın restorasyon için kapanması ile birlikte en üst seviyeden hortladı.

Sümela’da 2009’dan itibaren gelişen olayları irdelemeden evvel 2015’teki elzem kapanmaya o zamanın Yunanistan Cumhurbaşkanı “Prokopis Pavlopulos” 15 Ağustos 2015’te Sümela’da ayin yapamadıkları için tamiratın bahane olduğunu iddia ederek Türkiye’ye kin kusmuştu!

Prokopis Pavlopulos yapılamayan Sümela ayinine karşı bir alternatif olarak Yunanistan’daki “Vermio Dağı”nda bulunan “Panayia Sümela Manastırı”nda yapılan bir ayine katıldı ve orada 15 Ağustos için geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene Sümela’nın tahsis edilmemesini Türk Devleti’nin özellikle engellediğini ve bu durumun “keyfilik” olduğunu savundu.  Bir yandan Sümela ayini için ”Açıkçası çok üzgünüm” ifadesini kullanırken öte yandan sözde Pontus soykırımı için bunun Yunanlıların tarihsel belleğinde büyük bir acı olduğunu ve en azından, faillerin tespitini ve Türkiye’den artık “Samimi bir özür" beklendiğini, ifade etti…

Prokopis Pavlopulos, Sümela’nın Yunanlılarca Kutsal Simge olduğunu ve Pontus aktivisti “Leonidas Iasonidis”in (1884-1959)  geçmişte Pontus için yaptığı çalışmaları övgüyle anlattı. Her 15 Ağustos’ta Pontus Rumlarının uğradığı bu acımasız soykırımdan dolayı ruhları için Sümela’da dua edilmesi gerektiğini söyledi ve “Türkiye; Yunanlıların/Rumların tarihsel hafızasını bükmesin” şeklinde de tehditkâr bir ifade kullandı. 

Prokopis Pavlopulos’un bu tepkisini bir kanara bırakalım ve 2009’dan itibaren Sümela’da neler yaşandığına bir göz atalım.

2010’da ilk kez yapılan ayin çok önemli. 2010’da ana avluya kısıtlı bir ziyaretçi sayısı alınması şartıyla ayin için izin verilmesine karşın; Rum Cemaati mensupları ile Yunanistan’dan gelen ziyaretçilerin yanı sıra Rusya’dan da çok sayıda ziyaretçi geldi ve Sümela’da izdiham yarattılar.

Yunanistan’da sayıları yüzlerle ifade edilen Pontus dernekleri bulunmaktadır ve bu dernek ya da sivil toplum kuruluşlarının hepsi Türkiye karşıtıdırlar. Aynı şekilde Rusya’da da ciddi boyutta bir Pontus organizasyonu ve kendilerine Pontuslu diyen, sayıları azımsanmayacak Rum bulunmaktadır. “Rusya Yunan Cemaatleri Federasyonu Başkanı” ve aynı zamanda o zamanda Rus Duma’sı milletvekili olan aşırı “Pontus’çu” “İvan Savvidis” 15 Ağustos 2010’da Sümela’da yapılan ayinin organizatörleri arasındaydı. Ancak bu zatın adını ilk olarak 2009’da duymuştuk.

Bu zat; 5 Ağustos 2009’da Rusya’dan geldiği bir grup Rum ile birlikte Sümela’da provokatif bir ayin düzenlemeye kalkıştı. Selanik Valisi “Panayotis Psomyadis’”in de aralarında bulunduğu bu grupla birlikte gelen Rum din adamları aniden mumları çıkartarak Sümela’da korsan ayin yapmaya başladılar. Trabzon Müzeler Müdürü Nilgün Yılmazer ve görevliler tarafından engellenmek istendiğinde ise bir arbede yaşandı. Bu arbedenin ardından gruptaki Rumlar aniden  “Yunan Milli Marşı”nı okumaya başladılar. 

İvan Savvidis, Forbes’e göre yaklaşık 2 Milyar Dolar serveti olan Yunan/Rus işadamıdır. 2003'te, Putin taraftarı bir parti olan “Birleşik Rusya Partisi”nden Devlet Duma milletvekili seçildi. Yunan PAOK Kulübü’nün sahibi de olan İvan Savvidis Mart 2018’de hakeme kızarak belinde silah ile sahaya inerek Yunanistan Futbol Ligi’nin 3 hafta tatil edilmesine neden olmuştu. 2009’da Sümela’da yaşanan korsan ayinin tertipleyicisi ve 2010’da başlayan ve birkaç yıl devam eden 15 Ağustos Sümela ayinlerinin de finansörü ve organizatörüdür. 

İvan Savvidis’in sahibi olduğu “Pontos News” adlı bir haber sitesi bu konuda başı çeken medya unsurları arasındadır. Örneğin bu sitede geçmişte çıkan bir haberde şu iddia yer aldı; “1919'da Kemal Paşa'nın Samsun'a geçişini takiben Pontus'ta yüz binlerce Yunanlıyı katlettiler. Erkekler, kadınlar ve çocuklar dâhil olmak üzere 350.000'i aşan soykırım kurbanı vardır. Tecavüzler, işkenceler ve taburlarda zorunlu ağır çalışmalar Pontuslu kardeşlerimizin ölümüne yol açtı. Ve bu bir soykırımdır. Pontuslular Rum, Yunanlı ve Hıristiyan oldukları için öldürülmüşlerdir

16 Ağustos 2009’da İHA’da şu haber yer aldı: İvan Savvidis “Trabzon'da görkemli bir Ortodoks kilisesi inşa edeceğimBu manastırlar bizim atalarımızdan kalan yerlerdir. Buralar Ortodoks dindar insanların kiliseleridir, Türk Hükümeti'nin kiliseleri değildir. Bu olayın ne kadar önemli bir olay olduğunu tüm Dünya’ya göstereceğim”   

Açık kaynaklarda “Eski Yunan Casus” olarak hakkında bilgi bulunabilen Savvas Kalenderidis geçtiğimiz 15 Ağustos 2021’de Yunanistan’da bulunan alternatif Panagia Sümela’daki ayinden sonra İvan Savvidis hakkında şu konuşmayı yaptı:

İvan Savvidis'in eylemleri olmasaydı Panagia Sümela tekrar açılmayacaktı. Bunu bilgilerinize sunuyorum çünkü o dönemde olan her şeyi Türk Basını aracılığıyla takip etmiştim

 15 Ağustos 2009’daki provokasyon ile ilgili olarak, biraz gecikmeli de olsa, 7 Ocak 2010’da Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun TBMM’de gündem dışı söz alarak yaptığı konuşma; içeriği nedeniyle önem arz etmektedir. (7 Ocak 2010’da TBMM’de yapılan konuşmalar alttaki linkte mevcuttur) 

https://drive.google.com/file/d/1PygMTS9ILHuSqxXiGT4ZH_HK03-jN9m2/view?usp=sharing

 

15 Ağustos 2010’da Sümela’da seneler sonra ilk olarak Rum Patriği Bartholomeos’un yönetiminde Meryem Ana günü için bir ayin yapıldı.

Ayinin ardından Yunan gazetelerinde çıkan bazı başlıklar şöyle:

15 Ağustos’tan sonraki bazı Yunan gazetelerinin başlıkları şöyle:

Ethnos: “Sümela Manastırı’nda Ekümenik Huşu

Avriyani: “Trabzonda duygusal anlar; Sümela Manastırı’nda tarihi ayin” 

Vradini: “Pontus’un Meryem Anası,  artık daha güzel günlerin garantisi

Espresso: “88 yıl sonra huşu ve gözyaşı, Pontos’un Meryem Anası için ağladık

Elefteros Tipos: “Meryem Ana artık gözyaşı dökmüyor


15 Ağustos 2010 ayini ile ilgili olarak 23 Ağustos 2010’da Türksam’da “Sümela'dan Sonra Aya Sofya'ya Yönelik Talepler Gelmeye Başlar mı?” bir makale yazmıştık. (Makaleye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz)

https://drive.google.com/file/d/1zOIxfJrooIhZWnCgeHY1LUtSaD4tdZOU/view?usp=sharing

 

2010’da Sümela’dan ayrı olarak Ayasofya ile ilgili de tarihe düştüğümüz notta; günümüzde Ayasofya üzerinden yapılan tepkileri ve hazımsızlıkları öngörmüşüz!

2010’daki ayinde yaşanan en önemli husus; ziyaretçi kılığındaki Helen militanlarının üzerlerindeki giysileri çıkarıp üzerinde Pontus haritası ve “Ben Pontusluyum” yazılı tişörtlerini ortaya çıkarmalarıdır. 2010’dan 2015’e kadar yapılan ayinlerde başka seviyesiz davranışlar olmadı.

Sümela’da sorun olmadı ama Pontusçu Helenlerin Türkiye’yi suçlayıcı faaliyetleri bu dönemde ayyuka çıktı.

2019’da devrin Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras’tan bir hamle geldi. Yunanistan Resmi Gazetesinde, "Pontuslu Rumların Tarihsel Arşivi Hazırlama Komitesi" adlı ortak bir komitenin kurulmasıyla ilgili olarak 31 Mayıs 1919 tarihinde B/2009 sayı numaralı, Başbakan Alexis Tsipras tarafından imzalanmış bir kararname yayınlandı. (ΦΕΚ, Τεύχος B’ 2009/31.05.2019)

Alexis Tsipras’a Pontus dernekleri ile görüşmesinde kendisine kemence hediye edilirken. Yakasında “G” soykırım anlamında “Genocide” rozeti bulunuyor ki bu amblemi hâlâ kullanıyorlar.

Pontus dernek ve kulüplerinin faaliyetleri; Megali İdea, Patrikhane, Ruhban Okulu konuları ile iç içe olsalar da ayrı değerlendirmek gerekiyor! Çoğunluğu Yunanistan’da bulunan, Avrupa ve ABD ile Kanada ve Rusya’da sayıları yüzlerle ifade edilebilecek, aşağıdaki linkte bir kısmının listesi bulunan dernek ve benzeri Pontusçu oluşum var. 

https://drive.google.com/open?id=1hec4fjC5iWF2gtzF4S8T4QeFD6HKv32a

 

13 Mart 2020’den itibaren göreve gelen Yunanistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou da sözde Pontus Rumları Soykırımı Anma Günü münasebetiyle, bir önceki Türk düşmanı Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’u aratmayacak Türk aleyhtarı söylemleriyle dolu, aşağıdaki mesajı yayınladı:

“Geçmişin iğrenç eylemleri ve samimi pişmanlıktan sorumlu olmak, barışçıl bir arada yaşama ve halkların refahının geleceğini bekleyen liderlerin cesaret ve sorumluluğunun örnekleridir. 19 Mayıs günü; Pontus Yunanlılarının Soykırımı Anma Günü olarak kabul edilmiştir. Bugün ise bir asır önce kaybettiğimiz Pontus Rumlarının yüz binlerce kurbanını onurlandırıyoruz.

Soykırımdan kurtulmuş Pontus Yunanlılarının, Yunan Devleti’nin son derece zor koşullar altında toparlanmasına, ekonomik genişlemesine ve Yunanistan'daki eğitim ve kültürün gelişmesine muazzam katkılarını ve aktif katılımlarını da dikkate almalıyız.

Uluslararası toplumun gelecekte insanlığa karşı benzer suçları önlemek adına sadece kurbanların anısını korumak için değil, aynı zamanda masum sivillerin sistematik imhası gibi, bu iğrenç barbarlığın eylemlerini hafifletmek ve kınamak gibi bir görevi de vardır”

(Yukarıdaki hususla ilgili ayrıntılı bilgiyi aşağıdaki linkte bulabilirsiniz)

http://soyledik.com/tr/makale/8080/pontusculuk-hiz-kesmedi--bojidar-cipof.html

 

Bu arada tarihte bir ilk olarak bir Türk vatandaşı olan Elpidophoros Lambriniadis 22 Haziran 2019’da ABD Başpiskoposu oldu. Türkiye’den ABD’ye gitti. Önceki ABD Başpiskoposlarının sözde “Pontus Soykırımı” ile ilgili söylemleri, beyanları pek olmamıştı. TC vatandaşı olan yeni ABD Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis ise 17 Mayıs 2020’de koronavirüs nedeniyle cemaate kapalı yapılan bir Pazar ayininden sonra medyaya bir beyanatta bulundu. Yapılan Pazar ayinini sözde Pontus Soykırımı’na ve AHEPA’ya (American Hellenic Educational Progressive Association) ithaf ettiğini beyan etti ve şöyle konuştu: “Geçmişi ve geleceği olan bir toplumuz” şeklinde sözlerine başlayan Lambriniadis “Bu gözlemlerin ikisi de geçmişe sahip bir topluluk ve geleceğe sahip bir topluluk olduğumuzu akla getiriyor. Geçmişi unutulmamalıyız, Pontus’u hiç unutmamalıyız. Bu bağlamda geleceği nasıl ele alacağımız şimdi her zamankinden daha önemlidir. Ulusumuzdaki topluluklar, farklı programlarda ve farklı düzenlemelerle yeniden açılmaya başlıyor. Hıristiyanlığa olan sevgimizle kiliselerimizi halkın ibadetine tekrar açılmaya başlarken sizleri bilgelik ve sabır uygulamaya davet ediyoruz” dedi.

Geçtiğimiz sene manastırın restorasyonu bitmemiş iken çok kısıtlı bir kadro ile ayin yapılmasına izin verildi. Bu izin Helenleri pek sevindirmedi ve çok az katılımlı, 70 kişiye verilen izinle yapılan ayini Rum Patriği yönetmedi. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in de katıldığı bu ayini Patrikhane’den görevlendirilen papazlar yaptı. Manastıra asılan Türk Bayrağı Yunanistan’da sorun oldu.

Gelelim 2021’e. Geçtiğimiz 1 Temmuz’da Sümela Manastırı’nın Kültür bakanlığı resmi açılışı ile birlikte Helenler yine kudurdu.

1 Temmuz’daki resmi açılışın ardından, 10 gün sonra 12 Temmuz’da Yunan gazetelerinin başlıkları şöyleydi:

Sümela Manastırı’na restorasyonun ardından açılışta asılan Türk Bayrakları Yunanistan’da krize yol açtı!

“Yunanlıların her şeyi yok oldu - Manastırı Türk bayraklarıyla doldurdular”

Pontus'taki Panagia Sümela'daki geçişte Yunanlıların her eşyası dikkate alınmadı – Türkler- "geçit edildi"

Türkiye’nin bir kültür ve tabiat varlığı olan ve mülkiyeti Devlet’e ait olan bu tarihi yapının restorasyon sonrası açılışında normal olarak asılan Kültür ve Turizm Bakanlığı posteri ile yanında asılan Türk Bayrağı’nı hazmedemediler ve kudurdular. Haberlerde daha da ileriye giderek; açılışta Bizans ile ilgili amblemlerin de bulunması gerektiği şeklinde ve Türkiye’nin egemenliğindeki bir kültür varlığının bugünkü statüsünü reddeden ya da tenkit eden söylemler yazıldı. Bu söylemler neredeyse tüm Yunan kaynaklarında yer aldı. İlginç olan açılıştan 10 gün sonra tüm Helen kaynaklarında eşgüdümlü olarak benzer haberlerin çıkması!

Yunan Bayrağı ya da Bizans Bayrağı asılsa Helenleri ne de memnun ederdik! Unutulmamalı ki Sümela Manastırı Yunanistan’da değil ve sadece 15 Ağustos’ta değil 365 gün ziyarete açık bir Türk müzesi…

Anadolu Ajansı’nda bir haber çıktı!

Trabzon'daki Sümela Manastırı'nın Temmuz’dan itibaren ziyaretçi rekoru kırdığı vurgulandı ve tarihi Manastırı 99 günde 124.000'e yakın turistin ziyaret ettiği belirtildi. Helen kaynakları Anadolu Ajansı’nı suçlayarak “Türk Manastırı” olarak tanımlanmasına kudurdular.

Bu arada Helen kaynaklarında 15 Ağustos’ta Rum Patriği’nin Sümela’da ayin yapacağı haberleri aralıklarla çıkmaya başladı. Yunanistan Pontuslular Federasyonu= ΠΟΕ (Ya da Pampontian Federasyonu) da ayinle ilgili paylaşımlar ve organizasyonda yer aldıklarını duyurmaya başladı.



Pampontian Federasyonu; 9-Ağustos-2021’de Referans: 
10342 sayılı bir duyuru ile "Federasyon görevini gerektiği gibi yapmaya ve Pontos ve Anadolu'daki Ortodoks anıtlarını canlandırma çabalarında Ekümenik Patrikhaneyi fiziksel olarak desteklemeye karar verdi" şeklinde ifadeler de içeren, fazlaca Pontos vurgusu yapan Türkiye aleyhine olumsuz bir açıklama yaptı. (Linkte açıklamanın tercümesi ve orijinali bulunmaktadır)

https://drive.google.com/file/d/1OI6RbF-NPO8YySJXZjEjgxURBhvtsnlR/view?usp=sharing

Pampontiaki'nin Başkanı (Yunanistan Pampontian Federasyonu) George Varythymiadis’in bu söylemlerinden dolayı olmalı ki 13 Ağustos’ta Sümela’daki ayin için geldiği İstanbul Havaalanı’nda gözaltına alınıp, ülkeye girmesine izin verilmeyerek aynı gün geri yollandı. Bu hususta da Yunan basınında çok sayıda menfi haber çıktı. George Varythymiadis’in Pontus’la ilgili yaptığı tüm konuşmalarda arkasında “genocide” amblemi bulunan bir poster bulunmaktadır.

https://www.facebook.com/poe.org/photos/a.1437321753023042/4243982412356948/?type=3

 

Bizce çok isabetli bir karar olduğuna inandığımız bu geri göndermenin ardından George Varythymiadis söylemlerinin dozunu arttırdı.

"Biz sebebini çok iyi bilmekteyiz: Biz Soykırımın tanınması için mücadele ediyoruz çünkü. Pampontiaki bu mücadelede başı çektiği için, muhtemelen [istenmeyen insanlar] listesindeyim, sadece ben değil, başkaları da vardır. Ben sadece ayine gitmeye çalıştım ve Dışişleri Bakanlığı'na da haber vermiştim

Aynı konu Yunanistan’da siyasilerin de gündemine girdi. SYRIZA Milletvekili Giannis Amanatidis “Bu Türk davranışı, tacizdir. Pontus Helenizmine saldırganlıktır. Yunan vatandaşlarının insan hakları ciddi bir sorundur ve hükümet, onların tecavüzlerini önlemek ve Pontus'a hac ziyareti için Panagia Sümela’yı ziyaret etmesi beklenen Pontus kökenli yüzlerce Rum'a karşı bu tür uygulamaları aktif olarak desteklemek için gerekli tüm adımları atmalıdır" dedi. Ve Pazartesi günü Parlamento'da Nikos Dendias'a bir soru sunulacağını da kaydetti.

George Varythymiadis bununla da kalmadı ve 9 Ağustos’ta yayınladığı gibi 15- Ağustos -2021 Referans: 10349 sayılı bir başka basın bülteni daha yayınladı. İçeriğinde; “Bu yıl, yıllarca süren zorunlu sessizlikten sonra, Ekümenik Patriğin Pontus’taki tarihi Panagia Sümela Manastırı'nda İlahi ayini gerçekleştirmesi, Pontus Helenizm’i tarafından özel ilgiyle bekleniyordu” şeklinde ifadeler de bulunan açıklama yayınladı. (Linkte açıklamanın tercümesi ve orijinali bulunmaktadır)

https://drive.google.com/file/d/1L5S5XJIzCVce2gwuNfuc4cHapPkVDN6X/view?usp=sharing

 




Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın George Varythymiadis’in sınır dışı edilmesi ile ilgili resmi web sayfasındaki kısa açıklaması da tam bir “Kara Mizah

Yunanistan Pampontian Federasyonu (ΠΟΕ) Başkanı George Varythymiadis'in Türk makamları tarafından taciz edilerek gözaltına alınmasına ilişkin Dışişleri Bakanlığı'ndan Açıklama:

Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın talimatının ardından Ankara Büyükelçiliği, Yunanistan Pampontian Federasyonu Başkanı aleyhindeki taciz edici gözaltı ve sınır dışı etme kararına ilişkin Türk Dışişleri Bakanlığı'na acil protesto düzenledi.

Bay Varythymiadis, Trabzon Panagia Sümela’daki İlahi Ayin'e Pontus Helenizm’inin temsilcisi olarak katılmak üzere bugün İstanbul'a gitmişti.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasındaki “Pontus Helenizm’inin temsilcisi olarak katılmak üzere” ibaresi çok ilginç!

Türk topraklarındaki bir eski anıta, Türkiye’nin mülkiyetinde olan bir anıta “Pontus Helenizm’inin” temsilcisi olarak gelecek!

 

Türkiye Devleti bizce çok isabetli davranış ile sürekli Türkiye aleyhine konuşan, faaliyetlerde bulunan George Varythymiadis’in ülkeye girişine izin vermemiştir. Yine bizce bir başka çok isabetli davranışla Bayrağımız için bu kadar yaygara çıkaran Helenlerin gözü önüne Sümela Manastırı’na büyük bir Türk bayrağı asılmıştır.  

Başka bir zaman olsa belki bunu sorun ederlerdi ama Varythymiadis’in sınır dışı edilmesinin ardından bayrak ile ilgili hiçbir sorun ayin esnasında yaşanmadı. Patrik dâhil bunu kimse dile getirmedi.

Ama!

Ayini naklen yayınlayan Yunan ERT3 kanalı ile akredite olarak bulunan Yunanlı gazete muhabirleri sözleşmiş gibi manastırda asılı olan Türk Bayrağı’nı kadrajlarına almadılar. TV de foto muhbirleri de öyle açılardan çekim yaptılar ki kadrajlarda Türk Bayrağı’nı göstermediler. ERT3 TV’nin ve Patrikhane’nin Youtube sayfalarından canlı yayın olarak yayınlanan ayinde de bayrağımız görünmedi.

Oysaki aynı haberi veren Trabzon’daki yerel 61 Saat TV’de Türk Bayrağı odaklı bir yayın yapılmıştır. Aynı şekilde Trabzon’daki diğer yerel gazete ve internet sitelerinin fotoğraflarında da Türk Bayrağı vardı.



İvan Savvidis’in sahibi olduğu 
Pontos News bayrak ve sınır dışı edilen George Varythymiadis ile ilgili şöyle yazdı:

“Bu bayram günündeki tek çelişki soğuk ve bir noktada yağmur değildi. Restore edilen tüm Yunan anıtlarında olduğu gibi Panagia Sümela anıtındaki Türk Bayrağıydı. Ve tabii ki, Türkiye'den sınır dışı edilen ve Pontusluları temsil etmesine izin verilmeyen Yunanistan Pampontian Federasyonu Başkanı George Varythymiadis'in bulunmadığıydı!”

Şu cümleye dikkat ediniz: “Restore edilen tüm Yunan anıtlarında olduğu gibi” adamlar Sümela’yı kendi ülkelerinde zannediyor. Ya da kendi toprağı sayıyor!

Ayini Bartholomeos, Kadıköy Metropoliti Emmanuel ve Philadelphia Metropoliti Meliton yaptılar. Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi Michael-Christos Diamessis, Trabzon Başkonsolosu Georgia Sultanopoulou, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi ve yerel yetkililer ayine katıldılar.

Gelelim Patrik Bartholomeos’un konuşmasına!

"Tanrı'nın Annesinin büyüklüğüne hayran kalarak, o zamanki Tanrı'yı ​​vaaz eden Havariler gibi, bu eski konutta, Panagia Sümela’nın Kutsal Manastırı'nda ibadet etmek için bir araya geldik. Her yerde bulunan Pontuslularla birlikte, ilahileri ile bu kutsal kaya üzerindeyiz ve her yıl O'nu kutlamaya yürekten verdiğimiz sözümüzü yerine getirerek, Meryem Ana'nın dağı olan Mela Dağı'nda ayin yapıyoruz.

Ve işte, pandeminin çilesine ve onun getirdiği kısıtlamalara rağmen, Meryem Ana bugün Yunanistan ve Kıbrıs, Rusya, Gürcistan, Romanya, Ukrayna ve Türkiye’den dindar hacıları ve Dünyanın çeşitli yerlerinden Pontusluları memnuniyetle karşılamaktadır.

Kutsal Manastırın kurucuları, keşişler Sophronius ve Barnabas ile ünlü Peristereotas (Kuştul Manastırı) Manastırları'nın eski rahipleri ve dindar Hıristiyan Pontuslularla birlikte her zaman onun nurlu ve ilahi lütfu ile bizi karşılıyorlar.

Burada Meleklerin Anası tarafından, Pontus Azizleri ile birlikte karşılanıyoruz. Trabzon'lu Eugenios, Sinope Piskoposu Phocas, Vlasios, Sebastia piskoposu, Athonite'li Athanasios, Trabzon'da doğup büyümüşlerdir.

Bakire Meryem şu anda, dünyayı gökyüzüyle birleştirerek, bu halkın kalbinde şarkı söylemesini duyuyor. Bugün, kutsanmış ve asil Komnenos'un ruhları, II. İoannis, II. Aleksios ve bu aynı adı taşıyan Aleksios III, Kral Basil ve III. Tanrı'nın Annesinin yüceliği için dua ederek sevinin.

II. Bayezid, I. Selim, III. Murat, I. İbrahim, IV. Mehmet, II. Süleyman, II. Mustafa ve II. Üçüncü Ahmet de bizi hissediyor.

Hepsi, Meryem Ana'yı Peygamber olarak tanıyan ve onurlandıran, Kuran'a bağlı olarak, bu Kutsal Manastırı ve rahiplerini çeşitli şekillerde sevip desteklediler, güçlendirdiler ve onurlandırdılar.

Dürüst Türk Hükümeti'nin, söz konusu Osmanlı dönemi padişahlarının barışçıl ve birleştirici örneğini takip ettiğine şüphe yoktur, çünkü burada birliğin yenilenmesi ve sağlamlaştırılması gerçekleştirilmiştir ve bunu yerel makamlardan rica ettik ve şimdi de Meryem Ana'nın tarihi Manastırında kutluyoruz.

Tüm bunlar için burada, sekizinci kez gerçekleştireceğimiz ilahi ayinde bize yapılan şefkatli destek ve anlayış için şükranlarımızı sunarız.

Pontus Bakiresi'ne (Meryem Ana’yı kast ederek) yaptığımız bu hac yolculuğuna layık ve atalarımızın Tanrısı, Vatan'ın bu kutsanmış yerinde, bu tarihi Patrik ve Stavropegian Manastırı'nda mum yakmak ve Pontus'un kutsal topraklarında ibadet etmek için buradayız”

Yukarıdaki metinde her ne kadar (Bizce siyasi saik ile) Osmanlı padişahlarını anmış olsa da metinde sık sık Pontuslulardan bahsetti. Ve ayrıca Fatih Sultan Mehmet’in 15 Ağustos 1461’de yıktığı Pontus Krallarından da bahsetti ve onlara da dua etti.

Türkiye düşmanı Pontus Federasyonu Başkanı George Varythymiadis’in sınır dışı edilmesinin üzerine daha özenli ve Pontus’u bu kadar ön plana çıkaran bir konuşma olmamalıydı düşüncesindeyiz. “Ne suya ne sabuna” mantığıyla bir yandan ağırlıklı olarak eski Helenlere dua ederken, öte yandan Türkiye Devleti’ne teşekkür etti. Devlete ve eski Osmanlı padişahlarına şükran şeklinde yapılan atfetmelerin samimiyeti tartışılır.

Bu kadar cümleden sonra son sözler:

Helenler çatlasa da patlasa da Sümela’da Türk Bayrağı dalgalanacak.

Orası Türk toprağı, orası Türkiye…

 

--------------------

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/bu-sene-sumela-da-helenizm-e-gecit-verilmedi

http://soyledik.com/tr/makale/8212/bu-sene-sumelada-helenizme-gecit-verilmedi--bojidar-cipof.html?fbclid=IwAR1C46-kRuWojWeHgqjEVp312hqgLzmgXIK719gTBiYoCA--iD_qCFecPKs